MUM DİBİNİ AYDINLATIR
Hava yağışlı dışarı da iş yapamıyorum oysa ekilecek yeni marul fidelerim var bir de arpacık soğanlarım. Yarın ekerim artık hava hep yağmaz herhalde. Ev de ne iş yapayım ki, dünden kalan yemeklerim de var.Oturup bahçemizi seyrettim ben de ve yazmak geldi içimden.Geleceğe not düşmek gibi bir şey.Mesela torunlar veya bizden sonra burayı alacak olanlar burasının ilk halini,verilen emeği,yapılanları bilsin istedim bir an.
Bu toprağın ve ağaçların sahipleri değil bekçileriyiz biz. Bu zaman dilimin de emanetçiyiz yani.´´Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi´´ denir ya hani. Ben buna yürekten inanan biriyim ve o yüzden de rahat bir insanım işte. Ancak tarihe de not düşmek istiyorum nedense. Belki de egom depreşmiştir alttan alta ele geçirmiştir beni şu an bilemiyorum. Burası bizden önce nasıldı, sonrası bu hale nasıl geldi anlatmak istiyorum ben.´´Burası bir cennet ne güzel yer almışsınız siz çok şanslısınız´´ diyor her bize gelen. İlk aldığımız da ise ´´Paranıza yazık, burada yaşanmaz ´´ diye aptallıkla,parayı sokağa saçmakla suçlayanlar vardı.Neyse fazla uzattım asıl anlatmak istediğime geçeyim ben.
Burasını ilk aldığımız da bahçe değildi sadece araziydi burası. Hem de toprağı ölü bir arazi. Karıncası, solucanı ve en önemlisi bakterileri olmayan bir toprak .Bir tek ağaç bile yoktu üstünde.Bizden önce ki sahibi bir katliam yapmış bu arazide. Monotarım da dahil yanlış tarım teknikleri, yoğun pestisit kullanımı, Randap denen ot ilacı vs. Kendisini, ailesini besleyen Toprak Ana’yı linç etmiş,işkence ederek öldürmüş resmen.Neden böyle yaptığını,alt da yatan sebepleri irdeleyecek değilim.O farklı bir kulvar.Beni nedeni değil sonucu ilgilendiriyor çünkü. Haklı haksız sebepleri düşünerek hoşgörülü olamam. Toprağı katleden bir katildir benim için. Neyse geçelim burayı gene dağılıyor konu.
Peki çorak bir araziden cennet gibi bir yere nasıl dönüştü burası hepsini anlatamam çok uzun sürer bu. Belki zaman için de anlatabilirim ama şu an değil. Ben su sorununu nasıl çözdük onu anlatmak istiyorum
İlk aldığımız zaman meyve ağacı ekmedik geçen sürüler fidanları yer diye. Etraf çevrili değil çünkü ve biz de henüz burada oturmuyoruz. Sadece hafta sonları günübirlik gelip gidiyoruz.O yüzden arazi etrafına çam ekelim dedik hayvanın yemeyeceği ve hem de doğal çit olur diye düşündük.Tam iki bin adet siyah poşet içinde boyları bir iki karış olan çam fidesi satın aldık.Hepsini birden araziye getirip bırakamadık tabi.Çalarlar dedik ( hoş ekmiş olduklarımızı bile çalanlar oldu süreç içinde.)Hafta sonları bagaja ekebileceğimiz kadarını ve bidonlar içinde suyu koyup köye taşınır olduk.Bir yıl içinde tam iki bin fidanı eşimle birlikte tek tek kendimiz ektik. Şubat da donmuş toprak, Ağustos da yakıcı güneş demedik hiç. Elde eldiven, kafa da şapka hepsini ektik. Bize zor gelen şey şu oldu.O gün ektiklerimize vereceğimiz suyu yanımızda getiriyorduk ancak daha önce ektiklerimiz de su istiyordu,sulamasak kuruyacaklar.Etraf da kuyu yok,köy de evler de su yok. Meydan da cılız akan tek bir çeşme var insanlar su ihtiyacını oradan karşılıyor. Biz de ormanda ki dereye günde 10-15 sefer yapıp bidon taşır olduk. Bizim en yorulduğumuz dönem, hata mı ettik acaba diye kendimizi sorguladığımız dönemdi o günler. Vazgeçmenin eşiğine gelmiştik nerdeyse. Ben de eşim de emekli olmamıştık daha.Hafta içi işyerinde çalış hafta sonu gel burada çalış.İkimizin de kollarında omuzlarında kulunçlar ağrılar ile ruh gibi dolaşır olduk etraf da.Bir de öyle zayıfladık ki ikimiz de hortlağa döndük adeta.Bahçeye artezyen kuyusu açalım dedik ona da paramız yetişmedi. Üniversite de üç çocuk okutuyoruz o aralar. Sonunda eşimin aklına bir fikir geldi. Biz dereye gideceğimize dereyi bize getirelim tepelere tırmanıp derenin ilk çıktığı kaynağı bulalım ve o kaynağın ağzına boru yerleştirip bizim bahçeye kadar uzatalım dedi. Kulağa imkansız gibi geliyor demi. Bana da ilk duyduğum da öyle gelmişti. Konu komşu vazgeçirmeye çalıştı bizi. Oralara gidemezsiniz,çakal var ayı var,çok tehlikeli,hem boru yetmez vs..Dinlemedik tabi.Eşimle, birlikte dereyi takip ederek çok şelale geçtik,çok tırmanış yaptık.,Ağustos sıcağında soğuktan titrediğimizi hatırlıyorum.Üst baş ıslak ama sık ağaçlardan güneş görünmüyor ki kuruyalım..Bu arada çakal görmedik ama domuz bolca gördük bir keresin de ayı ve bir yavrusunu da izleme şansını yakaladık.Muhteşem bitki örtüsü,rüya gibi yerleri hafızamıza kazıdık bol bol.Bu süreçte bizimle birlikte gelen yardım eden arkadaşlarımız da oldu tabi.Yeğenim Ufuk ile tatillerini yanımızda geçiren oğlum ve kızımın alın teri çoktur bu su işinde.
Sonunda kaynağa varıldı. Bizim evden 4 km. uzakta ve 300 metre yukarıda. Esnaf işi yaz deftere hesabı taksitle 4000 metre boru ve yüzlerce bağlantı aparatlarını aldık. İşin en zor kısmı başlamış oldu. Boruları kaynağa taşımak,küçüklü büyüklü onlarca şelaleyi aşmak ve de boru döşeyerek aşağıya inmek.Şimdi düşünüyorum da eşim ve kendimle gerçekten gurur duyuyorum .İmkansızı başarmışız biz.Çok uzun sürdü bu iş kaç gün de bitirdik bu işi hatırlamıyorum şu an.Ancak bahçedeki o hortumdan akan ilk suyu gördüğümüz de eşimin de benim de gözlerimiz dolmuştu
İlk yaptığımız şey ne oldu dersiniz. O su taşıdığımız bidonları kesip saksı yaptık hemen. Sonrası o çorak arazide 250 ceviz,250 zeytin,200 hünnap ve sayısız her türlü meyve ağacı ektik. Bu su ile can buldu,boy verdi hepsi.Ancak ağaç sayısı çoğaldıkça ve sebzeler de devreye girince bu su yetmez oldu haliyle. Üç sene sonra artezyen kuyusu açtık, içine dalgıç pompayı da atınca gene çok sevindik. Ancak günde beş ton su basan bu kuyu da yetmez oldu bize.O dönem eşimle aramız hep gergin olurdu.O mevcut suyu ceviz ve hünnaplar için kullanır ben ise diğer meyve ağaçları ve sebzeler için kullanırdım.O sabah kim erken kalkmışsa suyu da o kapıyordu kısacası. J
En sonun da sekiz sene sonra tam olarak rahata kavuştuk. Bizim ev tepede ve DSİ aşağıya sulama barajı yaptı. Şimdiler de su diye sıkıntımız yok çok şükür.Bu süre içinde döşediğimiz boruları çalanlar oldu,sağanak yağışla borular yer değiştirdi falan ama hepsini hallettik.
En sevindirici olan ne oldu biliyor musunuz? Bizden önce su yok diye ekilmeyen arazilerin hepsi şimdi ekilir oldu. Herkes bu yöntemle suyu kaynağından bahçesine indirip kendi cennetini yaratmaya başladı. Demek istediğim mum dibini aydınlatır misali uzağa gitmeye gerek yok. Sen laf değil iş üretirsen çevren de benzer güzel örnekler çoğalıyor. Gelişimin değişimin kapıları da böyle açılıyor diye düşünüyorum ben.
Bahçemize verdiğimiz emeğin sadece küçük bir parçası bu anlattıklarım. Bir de Toprak Ana’yı sağlığına kavuşturma, elektrik sorununu çözme,doğanın dilini çözme, sonradan köylü olmanın acemiliklerini anlatmaya kalksam roman olur sanıyorum. Parça parça yazarım belki bu kış.
Sıkıcı olmamışımdır umarım. Süreç ile ilgili resimleri de eklemek istiyorum buraya. Dedim ya tarihe not düşesim var.
Vicdan Anne 4 ARALIK 2019
Harika insanlarsiniz sizinle tanismayi ne cok isterdim. Ayni seyleri biz yapiyoruz su an … sizi takipteyim cok sey ogreniyorum sizden
Leman Hanım gecikme için üzgünüm, ama lütfen en kısa zamanda çiftliğimize bekleriz. Tabi bir gün önceden haber vermek kaydı ile 🙂 0533 388 86 07. Sevgiler. Vicdan Anne
Aile’nin her bireyi ayrı bir kahraman <3 yolunuz hep açık olsun ….
Hacer Hanım teşekkürler. Karamürsel’den kucak dolusu sevgiler…
Yolunuz açık bereketli olsun inşaAllah çok güzel görünüyor
Teşekkürler 😍
Metafiziğin değil bilimin rehberliğinde yürüyen canlara bin selam olsun..
Candan selamın için teşekkürler İsmail. Geç oldu ama 🙂
Binlerce selam olsun
Anlattıklarınızı bir tiyatro bir kitap bir film tadında okudum izledim ve dinledim. İnanın enerjinize hayran oldum. Bende emekli öğretmenim Alanyaya taşındım. Saksılara ektiğim bir kaç meyve sebze ve çiçeklerle hayata bağlıyım. Selam ve sevgilerimle.
Almanya’ya kucak dolusu selamlar…
Sizleri tanımak bugün nasip oldu,bir arkadaşım yorumlarda sizden bahsetmiş,dikkatimi çekti hemen incelemeye başladım,instagram da sayfanıza ulaştım ve yazmak istedim.Sizleri gerçekten gönülden kutluyorum,başardıklarınız içinde tebrik ediyorum ve alkışlıyorum 👍👏👏👏😍❤️
Bizimle çekinmeden iletişime geçebilirsiniz. Kucak dolusu sevgi ve selamlar…
Sevgili Vicdan ve Ayhan bey ,bu işin içinde olduğum için çok iyi anlıyorum ve de taktir ediyorum.Bundan böylede yolunuz açık olsun ,sizleri kutluyorum,sevgiyle,sağlıkla kalın.
Teşekkürler canım benim.En iyi sen anlarsın bizim halimizden 😍
Merhabalar sizleri kutluyorum hayat hikayenizi bir solukta okudum sizlere imrendim Bende emekli olunca köyüme yerleştim 2 dönüm yerim var ekmeğe ve dikmeğe başladım çiftçilikle ilgili bilgim olmadığı için çok zorlandım Bende ilk başta 50 adet çam 27 adet meyve ağacı diktim düzensiz çalıştığım için hepsini yeşerdemedim şuan 20 civarı cam 10 adet meyve ağaçım var daha yeni oldukları için meyve vermediler Kabak ve mısır dışında ata tohumuna ulaşamadığım için sebzeleri hazır fide olarak aldım ve bu sene ilk üretimimi gerçekleştirdimSizlerden ricam ister dövün ister sövün ama bana yerli ata tohumu gönderirseniz sevinirim Bu arada yerim Ankara Bala da siz neredesiniz yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim Yanıt verir ve tohum yardımında bulunursanız çok sevinirim
Fehmi Bey cesaretiniz ve girişimci ruhunuzdan dolayı sizi kutluyorum. Tohum için lütfen benimle iletişim kurun. Vicdan Karabudak Tel 0533 388 86 07.
Zeytinlerinizi hanki yağ ile yağlıyorsunuz?